Vücudumuzda 'artık ihtiyaç duymadığımız' özellikler

Tablet tutan goril

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

'Artık özellikler' atalarımızla aramızdaki bağ.

Evrim uzun bir yol katetti. Ama aynı zamanda bu çok yavaş bir süreç.

Bazı özellikler pek çok nesil için artık işlevlerini yitirmiş olsalar da var olmayı sürdürüyor. Bu "evrimsel artıklar" ya da artakalan özellikler insanlarda da var.

Evrimsel antropolog Dorsa Amir, Twitter'daki paylaşımlarında "Vücudunuz aslında bir doğa tarihi müzesi" diyor.

Öyleyse bu işlevini yitirmiş görünen özellikler neden hala vücudumuzda? Çünkü evrim aşamalı bir süreç.

İnsan evrimi

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Geçersiz pek çok özellik milyonlarca yıldır bizimle.

Bazen yeterince doğal seleksiyon baskısı olmuyor ve nesilden nesile bu özellik aktarılıyor. Bazen de evrim sürecinde organlar "eksaptasyon" denilen yeni işlevler geliştirebiliyor.

O zaman vücudumuzdaki bu bölümlerin bir zamanlar bir işlevi olduğunu nereden biliyoruz?

BBC'ye konuşan Dorsa Amir, "Bu özelliklerin orijinal işlevi konusunda tezler öne sürebiliriz. İnsanların primat ve memeli kuzenlerindeki özelliklerle karşılaştırılabilir ve bunların ayakta kalma konusunda hayati olup olmadığı incelenelebilir" dedi.

Söz konusu "artık" özelliklerin altısı şöyle:

1. Palmaris longus kası

palmaris longus kası

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Palmaris longus kası insanların ağaçtan ağaca sıçramasına yarıyordu.

Size küçük bir deney: Ellerinizin arkasını düz bir zemine koyun ve baş parmağınızla serçe parmağınıza değin.

Bileğinizde ikili bir kas görüyor musunuz? Onun adı Palmaris longus.

Eğer göremiyorsanız endişelenmeyin. İnsanların yüzde 18'inde artık bu kas bulunmuyor ve olmaması bir eksiklik değil.

Bu 'evrimsel atıklara' iyi bir örnek. Bu kas ağaçlarda yaşayan orangutanlar gibi primatlarda istikrarlı biçimde görülüyor ancak karada yaşayan primatlarda farklılık gösteriyor.

Dorsa Amir, "Bu ağaçlar arasında hareket açısından işlevsel olduğunu gösteriyor" diyor. Bugün ise bu kas cerrahların favorisi. Cerrahlar ellerin işleyişinde bir işlevi olmayan bu kası yeniden yapılandırma ameliyatlarında sıklıkla kullanıyor" diyor.

2. Darwin yumrusu

Diğer memeliler bu yumruğu av ve yırtıcı hayvanları belirlemek için kullanıyor.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Diğer memeliler bu yumruğu av ve yırtıcı hayvanları belirlemek için kullanıyor.

Why Evolution is True (Evrim Neden Gerçek) kitabının yazarı Jerty Coyne, "Eğer kulaklarını oynatabiliyorsanız o zaman evrimi sergiliyorsunuz demektir" diye konuşuyor.

Kulaklarımızı kafa derimize bağlayan üç kastan biri kulağınızın üst tarafındaki küçük yumru.

İnsanların çoğunda bu kas hiçbir işe yaramıyor fakat bazıları bu kası kulaklarını oynatmak için kullanıyor.

Bu ilk kez bilim insanı Charles Darwin tarafından gündeme getirildiği için Darwin yumrusu olarak biliniyor.

Dorsa Amir, "Yumrunun artık olup olmadığı konusunda bir tartışma olsa da kulakların çevresindeki kasların işlevsel olmadığı ileri sürülüyor" diyor.

Coyne bu kasların atlar ve kediler gibi hayvanlarda kulakları oynatmak için kullanıldığını söylüyor.

Hayvanlar bu kaslarla yavrularının yerini anlamak, yırtıcı hayvanları duyabilmek için kullanıyor.

3. Kuyruk sokumu

Kuyruk sokumu atalarımızın hareket etmesinde ve denge sağlamasında hayatiydi.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Kuyruk sokumu atalarımızın hareket etmesinde ve denge sağlamasında hayatiydi.

Dorsa Amir'e göre kuyruk sokumu "en bariz evrimsel artık". "Bu bizim ağaçlarda hareket etmemizi ve denge sağlamamıza yardım eden kuyruklarımızdan yadigar".

Bu aynı zamanda eksaptasyon sürecine de güzel bir örnek. Kuyruk sokumu şimdi kaslar için bir çıpa görevi görüyor.

4. Plica semilunaris ya da üçüncü gözkapağı

Üçüncü göz kapağı gözün köşesindeki katlı bir doku

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Üçüncü göz kapağı gözün köşesindeki katlı bir doku

Gözünüzün köşesindeki küçük pembe şeyi görüyor musunuz?

Niktitant zar ya da üçüncü göz kapağı olarak bilinen bu doku bizim evrimsel geçmişimizden geliyor.

Dorsa Amir, "Üçüncü kapakla yatay olarak göz kırpılıyordu. Ancak bu bugün hayatımızda bir işlevi yok" diyor.

Kuşlar ve kediler gibi diğer hayvanlarda bunun hala çalıştığını görebilirsiniz.

5. Piloereksiyon ya da tüylerin diken diken olması

Kediler gibi bazı hayvanlar kendilerini daha büyük göstermek için kabarıyor.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Kediler gibi bazı hayvanlar kendilerini daha büyük göstermek için kabarıyor.

Kediler korktuklarında neden kabarır biliyor musunuz?

Biz de korktuğumuz ya da üşüdüğümüzde tüylerimizin diken diken olması bu yüzden.

Bilim insanları buna piloereksiyon refleksi diyor.

Dorsa Amir, "Gezegendeki zamanımızın çoğunu kürklü memeler olarak geçirdik. Piloereksiyon daha büyük görünme ya da üşüdüğünüzde vücudun ısı kaybını önlemek için gelişmiş bir refleks. Zaman içinde vücut tüylerimiz dökülünce bu refleks de işlevsiz hale geldi. Artık orijinal görevini yapmıyor" diye konuşuyor.

6. Avuçlama refleksi

Primat atalarımızın bebekleri ulaşım için anne ve babalarına tutunuyordu.

Kaynak, Getty Images

Fotoğraf altı yazısı,

Primat atalarımızın bebekleri bu yolla ulaşım için anne ve babalarına tutunuyordu.

Avuçlama refleksi bir bebek bir şeyi avucunda sıkı sıkı tutmasıyla izlenebilir. Bu refleks diğer primatlarda hala işe yarıyor.

Ulaşım için yetişkinlere tutunma özellikleri doğuştan geliyor.

"Bizim avuçlama refleksimizin de bu amacı bulunduğu varsayılıyor. Ancak bizim bebeklerimiz diğer primat yavrularına kıyasla daha prematüre doğuyorlar. İnsan yavrusu başını tutamıyor ya da hareket edemiyor" diyor Dorsa Amir.

Evrimsel artık olarak görülen diğer vücut bölümlerinden biri de appendiks. Atalarımızın bunu sindirim için kullandığı söyleniyor ancak bugünkü insan vücudunda pek bir görevi yok.

Bazıları da primatların lifli gıdaları öğüttüğü yirmi yaş dişlerinin de evrimsel artık olduğunu savunuyor. Bugün yirmi yaş dişleri ağızlarımızda fazla diş olduğu için çekiliyor. Büyük olasılıkla yıllar içinde çenelerimiz daha yumuşak yiyecekler nedeniyle küçüldü. Ancak bunların artık olduğunu ispatlayan yeterli kanıt yok.

Bir şey kesin; her insan bu özelliklere sahip değil. "Evrimsel atıklar" dünya çapında da farklılık gösteriyor. Bu da zaman içinde değişecek bir şey.