Got a TV Licence?

You need one to watch live TV on any channel or device, and BBC programmes on iPlayer. It’s the law.

Find out more
I don’t have a TV Licence.

Canlı anlatım

time_stated_uk

  1. Molla Abdulgani Baradar

    Reuters haber ajansına konuşan ve adları açıklanmayan iki Amerikalı kaynak, ABD Başkanı Joe Biden'ın 23 Ağustos Pazartesi günü CIA Başkanı William Burns'ü Afganistan'ın başkenti Kabil'e gönderdiğini ve Burns'ün Taliban'ın fiili lideri Molla Abdulgani Baradar'la görüştüğünü söyledi. Görüşme, Taliban'ın 15 Ağustos'ta Kabil'i ele geçirmesinden bu yana ABD ve Taliban arasındaki en düzey temas. Molla Abdulgani Baradar, Taliban'ın 'kasap' lakaplı dört kurucusundan biri.

    Daha fazla bilgi
    next
  2. Erdoğan - Miçokatis görüşmesi: 'Afganistan'a komşu ülkeler desteklenmeli' mesajı

    Erdoğan ve Miçotakis

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, görüşmede, Afganistan’daki gelişmeler ve göç meselesi başta olmak üzere bölgesel konular ile ikili ilişkiler ele alındı.

    Afganistan’ın bir kez daha kritik bir dönemden geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan’da yumuşak bir geçiş olmasını temenni ettiklerini, kurulacak yeni hükümetin Afgan halkının çeşitliliğini yansıtacak şekilde kapsayıcı ve temsil edici olması gerektiğini, Taliban’ın bazı Cumhuriyet liderleriyle geçiş dönemi için görüşmelerde bulunmasını bu bakımdan umut verici bulduklarını ifade etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan’da geçiş dönemi tesis edilemezse, zaten üst seviyelere ulaşan göç baskısının daha da artacağına, bu durumun herkes için ciddi bir meydan okuma teşkil edeceğine dikkati çekti.

    Avrupa Birliği'nin Afgan halkına Afganistan'da ve Afganistan'a komşu ülkelerde, özellikle İran'da yardım etmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan ve İran’da gerekli tedbirler alınmazsa yeni göç dalgasının kaçınılmaz olduğunu, bu bakımdan İran’la temas halinde olduklarını ve İran’la sınırlarda ilave önlemler aldıklarını dile getirdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, göç konusunda iş birliğinin karşılıklı anlayış ve çıkarlara dayalı olarak ilerletilmesi gerektiğini vurguladı.

    Avrupa Birliği’nden 18 Mart Mutabakatından kaynaklanan yükümlülüklerini samimi bir şekilde yerine getirmesini beklediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi güvenli üçüncü ülke ilan etmenin uluslararası yükümlülükleri ortadan kaldırmadığını, bu konuda samimi bir işbirliği sergilenmesini beklediklerini ifade etti.

    'Olumlu görüşme'

    Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in Başbakanlık bürosundan yapılan açıklamaya göre de iki lider yarım saat süren telefon görüşmesi çok olumlu geçti.

    İki lider Afganistan’daki son gelişmelerin ışığında ve her iki ülkenin de olası göç akını ile karşı karşıya bulundukları konusunda anlaştı.

    Yunanistan Başbakanı Miçotakis'in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün açıkladığı gibi, Yunanistan’ın da Avrupanın olası bir göçmen deposu olmayı arzu etmediğinden söz ettiği belirtildi.

    Aynı açıklamaya göre, liderler Afgan göçmenlerin mümkün mertebe kendi ülkelerine yakın olması amacıyla, Afganistan'a komşu ülkelerin desteklemeleri konusunda görüş birliği sağladılar.

  3. ABD Başkanı Biden: Taliban ile yakın temas halindeyiz

    Joe Biden

    ABD Başkanı Joe Biden, ülkesinin Taliban ile "yakın temas" halinde olduğunu söyledi.

    Biden ülkeyi denetimi altına alan Taliban'a "Amerikalılara herhangi bir saldırıda "çabuk ve güçlü bir tepki" verileceğinin söylendiğini belirtti.

    "Geçen hafta çok üzücüydü" diyen ABD Başkanı "Çaresizlikten panikleyen insanların çok üzücü görüntülerini izledik. Tamamen anlaşılır bir şey. Korkmuşlar. Üzgünler. Daha sonra ne olacağını bilmiyorlar" dedi.

    ABD Başkanı Kabil Havaalanı'nda hala görev yapan Amerikan askererini övdü ve "Son derece zorlu koşullarda görev yapıyorlar" diye konuştu.

    Biden Afganistan'da çöküşün ABD'nin dünya genelindeki güvenilirliğini etkileyip etkilemediği sorusun ise "Amerikan müttefiklerinin güvenilirlik kaybı konusunda bir sorgulamada bulunmadığıni" yanıtını verdi ve "Böyle bir şey görmedim. Aslında durum tam tersi" dedi ve ABD'nin son günlerde kararlı bir davranış sergilediğini savundu.

    ABD Başkanı, ülkesinin havaalanına gidemeyen ABD'lilerin tahliyesi için Kabil'in merkezine asker gönderip göndermeyeceği sorulduğundaysa, bunun gerekmeyeceğini, "Taliban ile bir anlaşma yaptıklarını" ve ABD pasaportu taşıyan herkesin geçişine izin verildiğini ifade etti.

  4. İngiltere Başbakanı Johnson: Çözüm için Talibanla çalışabiliriz

    Boris Johnson

    İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Afganistan için "bir çözüm bulmak" adına Taliban'la birlikte çalışabileceğini söyledi.

    Johnson, İngiltere hükümetinin acil durum komitesi Cobra'yla yaptığı toplantının ardından "Havaalanında durumun istikrara kavuştuğunu görüyoruz" dedi.

    İngiltere Başbakanı "Dün 1000 dolayında kişiyi tahliye ettik. 1000 de bugun ve bunların bir çoğu İngiltere'ye geri dönme hakkı olanlar ve bir çoğu Afganistan yeniden iskan ve yardım programı altında geliyor" diye konuştu.

    Boris Johnson, gerekirse Afganistan için "bir çözüm bulmak" adına Taliban'la çalışağını da ekledi.

    Johnson, "Halkımıza Afganistan'da bir çözüm bulmak için siyasi ve diplomatik çabalar - tabii ki gerekirse Taliban ile birlikte çalışma da sürecek- devam edecek" dedi.

  5. İngiltere Başbakanı Johnson'dan eleştirilerin odağındaki Dışişleri Bakanı Raab'a destek

    Afganistan'da Taliban'ın kontrolü ele alması sırasında tatilde olduğu için eleştirilerin odağına yerleşen ve istifa etmesi talep edilen Dışişleri Bakanı Dominic Raab'a Başbakan Boris Johnson'dan "tam destek" geldi.

    Johnson, Raab'a "güveninin tam" olduğunu dile getirdi.

    Raab, Taliban Kabil'i ele geçirmeden önce Afgan mevkidaşını araması tavsiye edilmesine rağmen telefon görüşmesini yapmamakla suçlanıyor.

    İngiliz basınına yansıyan haberlere göre, İngiltere Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Afganistan'da İngiliz askerlere tercümanlık yapan kişilerin güvenliğinin sağlanması ve tahliye edilmesi için Raab'ın doğrudan Afganistan Dışişleri Bakanı Hanif Atmar'ı aramasını istedi.

    Aramayı doğrudan Raab'ın yapmasının önemli olduğu söylenmesine rağmen, o sırada Yunanistan'ın Girit adasında tatil yapan Raab'a ulaşılamadı. Bu nedenle Raab'ın yardımcısı Hanif Atmar'la görüşmek istedi. Afganistan Dışişleri Bakanlığı ise bakan yardımcısı ile telefon görüşmesini kabul etmeyerek ertesi güne attı.

    İngiltere'de yayımlanan Daily Mail gazetesi, İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın "görüşmenin gerçekleşmediğini" teyit ettiğini aktardı.

    İngiltere Dışişleri Bakanı Raab'ın istifası isteniyor: 'Taliban Kabil'e ilerlerken tatilini sürdürdü, Afgan mevkidaşını aramadı' - BBC News Türkçe

  6. Putin: Taliban'ın verdiği sözleri tutmasını umuyorum

    Putin

    Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Afganistan’da kontrolü büyük oranda Taliban’ın ele geçirmesinin ardından ilk kez konuyla ilgili konuştu.

    Alman Başbakan Angela Merkel’in görevi bırakmadan önce yaptığı son Moskova ziyaretinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Putin, 2001'de ülkeyi işgal ettikten 20 yıl sonra çekilen ABD'yi kastederek “Diğer ülkeler Afganistan’a kendi değerlerini benimsemesi konusunda baskı yapmamalı. Taliban’ın ülkenin neredeyse tamamını kontrol ettiği gerçeğini kabul etmeliyiz.” dedi.

    “Taliban’ın Afganistan’da düzeni sağlayacağı, yabancı diplomatik misyonların güvenliğine ve komşu ülkelere teröristlerin geçişine engel olacağına dair verdiği sözleri tutmasını umduğunu” belirtti.

    Sovyetler de 1979-1989 arası Afganistan'ı işgal etmiş, bugünkü Taliban'ın köklerini oluşturan mücahitlere karşı savaşmıştı.

    Ortak basın toplantısında Merkel de, “Artık Taliban’la konuşmaya çalışmalıyız” dedi.

    Rusya’nın Afganistan’daki Büyükelçisi Dmitri Zhirnov da, ülkede Taliban’a bir alternatif olmadığını ve gücünü devirecek herhangi bir direnç olmadığını söyledi.

    Rusya'nın Kabil Büyükelçisi: Durum çok daha iyi

    Taliban’ı “terör örgütü” olarak kabul eden Rusya, 2018 sonrasında örgütle yakın bir ilişki geliştirdi. Henüz örgütün “terör örgütleri listesinden” çıkarılması ya da meşru yönetim olarak tanınması konusunda bir açıklama yapmayan Rus yetkililer, bir yandan da Taliban’la teması ve kısıtlı işbirliğini sürdürüyor.

    Öyle ki Cuma günü Reuters’a konuşan Büyükelçi Zhirnov, Başkent Kabil’deki güvenlik durumunun Taliban’ın kontrolü öncesine göre “çok daha iyi olduğunu” söyledi ve gelecek hakkında “iyimser bir tablo” çizdi:

    “Şu an Kabil’deki havayı temkinli bir umutluluk hali olarak tanımlayabiliriz. Kötü bir rejim vardı ve ülkeyi terk etti, şimdi insanlar umutlu. Daha kötüsü olamazdı, yani bu durum daha iyi olmalı, diyorlar. Bu Taliban’ın geçmesi için bir başka sınav olacak. Düzeni sağladıktan sonra sosyo-ekonomik durumu geliştirmeleri ve güçlendirmeleri gerekiyor.”

  7. “Kabil’den kalkan tahliye uçağında 823 kişi vardı”

    Taliban’ın Kabil’e girdiği Pazar günü Kabil Havalimanı’ndan kalkarak Katar’a giden ABD askeri uçağında tahliye edilen kişi sayısının 640 olduğu duyurulmuştu.

    ABD Hava Kuvvetleri’nin Hava Hareket Komutanlığı, uçakta 823 Afgan vatandaşı olduğunu; ilk sayıya 183 çocuğun eklenmediğini duyurdu.

    Amerikalı yetkililer, Kabil Havalimanı’nda 5.800 asker olduğunu, bu sayının birkaç gün içinde 6 bine çıkmasının planlandığını söyledi. Askerler, tahliyelere yardımcı oluyor.

    İngiltere de Pazar gününden bu yana 2 bin 400 kişiyi tahliye etti, bunların 599'u İngiliz vatandaşıydı.

    Havalimanından birçok Avrupa ülkesi ve ABD vatandaşı ile birlikte 20 yıldır NATO veya yabancı diplomatik misyonlara çalışan ve Taliban tehdidinden dolayı vize verilen Afgan vatandaşları da tahliye ediliyor. Ancak İngiltere de dahil olmak üzere Batı ülkelerinden yetkililer, ülkede tam olarak kaç vatandaşları kaldığı konusunda net rakamlar veremiyor.

    Havalimanındaki karmaşadan dolayı bazı ülkeler de vatandaşlarının ve vize verdiği Afganların hangi uçağa bindiğini takip edemediğini belirtiyor.

    Hollanda Dışişleri Bakanı Sigrid Kaag, "Havalimanındaki kaostan dolayı biz şu an vatandaşlarımızın hangi uçakta olduğuna dair net bir bilgiye sahip değiliz. NATO müttefikleri, diğer Avrupa ülkeleri de vatandaşlarının ya da Afgan personelin hangi uçakta olduğunu da hiçbir ülke bilmiyor.” açıklaması yaptı.

    View more on twitter
  8. Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi: Yeni hükümet kurulana kadar Taiban'ı meşru otorite olarak kabul etmeyeceğiz ancak örgütle çalışmaya hazırız

    Baradar ve Vang Yi

    Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi, İngiliz mevkidaşı Dominic Raab’la yaptığı telefon konuşmasında, “Uluslararası toplumun yoğun baskı yapmak yerine Afganistan’ı pozitif bir yönde cesaretlendirmesi ve yönlendirmesi gerektiğini” söyledi.

    Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, Van Yi’nin, bu yaklaşımın sonucu olarak “Afganistan’da siyasi geçişin hızlanacağı, istikrarın sağlanabileceği ve göçmen akınının azalacağını” söylediği ifade edildi.

    Pekin, Afganistan’da yeni ve meşru bir hükümet kurulana kadar Taliban’ı meşru bir otorite olarak görmeyeceğini ancak örgütle çalışmaya hazır olduğunu duyurdu.

  9. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Önceliğimiz tahliyeleri sağlamak ve Kabil Havalimanı'nın çalışmaya devam etmesi

    Stoltenberg

    NATO Dışişleri Bakanları, video konferans yöntemiyle Afganistan’da yaşanan gelişmeleri görüşmek üzere toplandı.

    NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, önceliklerinin Kabil Havalimanı’nın çalışmaya devam etmesini sağlamak ve insanların tahliyelerini tamamlamak olduğunu söyledi:

    “Durum çok zor ve tahmin edilemez bir şekilde ilerliyor. Şu an karşımızdaki en büyük zorluk insanların Kabil Havalimanı’na ulaşması ve içeri girebilmesi.”

    Taliban’ın Kabil’e girdiği pazar gününden itibaren 18 binden fazla kişinin tahliye edildiği de açıklandı.

    Stoltenberg, yaptığı konuşmada Kabil Havalimanı’nın çalışmasına ve tahliye çabaların verdiği destek için Türkiye, ABD ve İngiltere’ye teşekkür etti.

    NATO dışişleri bakanları, Taliban’ı, tüm yabancı uyruklulara ve vizesi olan Afganlara güven içinde ülkeden çıkabilmesi için izin vermesi uyarısında bulundu.

    Toplantının ardından yapılan yazılı açıklamada “Son 20 yıldır Afganistan’ın teröristlere güvenli bir liman olmasına engel olduk. Teröristlerin bizi tehdit etmesine izin vermeyeceğiz. Birlik içinde kalarak terörle mücadeleye devam edeceğiz” denildi.

    Yaklaşık 20 yıldır ülkede operasyonlarını sürdüren NATO, bu yaz neredeyse tüm birliklerini Afganistan’dan çekti. Ancak Kabil’de hâlâ bir temsilcilik binası bulunuyor.

  10. Dünya Sağlık Örgütü: Hayati önemdeki yardım malzemelerinin Afganistan'a girişi engelleniyor

    Afganistan

    Afganistan'da Taliban'ın ilerleyişiyle büyüyen siyasi kriz öncesinde de tıbbi malzeme için uluslararası yardıma muhtaç olan milyonlarca Afgan için tehlike büyüyor.

    Dünya Sağlık Örgütü (WHO) güvenlik krizinin de ortaya çıkmasıyla birlikte hayati önemdek tıbbi malzemelerin Afganistan'a girişinin durma noktasına geldiğini duyurdu.

    WHO yöneticilerinden Richard Brennan, "500 mega tonluk ilaç ve tıbbi malzeme, Dubai'deki lojistik merkezimizde bekliyor. Bu hafta ve gelecek hafta içinde ülkeye ulaşmaları gerekiyordu. Ancak şu an bu malzemeleri ve ilaçları ülkeye sokacak bir yolumuz yok çünkü Kabil Havalimanı'na ticari uçuş yapılamıyor. Şu an havalimanında yürütülen büyük operasyonlar tamamen diğer ülke vatandaşlarını ya da vizesi olanları tahliye edebilmek için; insani yardım malzemesi girişi için değil." açıklaması yaptı.

  11. Afganistan'da Taliban'a karşı son kale Pençşir Vadisi

    Pençşir Vadisi

    Afganistan'da hala Taliban'a karşı direnen tek bir yer var. O da Pençşir vadisi.

    Pançşir'in uzun bir direniş geçmişi var. Bölgenin efsanevi komutanı Ahmed Şah Mesud, 2001'deki ölümüne dek Sovyet-Afgan savaşında ve daha sonra Taliban'a karşı iç savaşta bölgeyi başarıyla savunmuştu.

    En az iki eski Afgan hükümeti yetkilisinin Pençşir'de saklandığı teyit edildi. Bunlar arasında Ahmed Şah Mesud'un oğlu Ahmed Mesud da var.

    Ancak uzmanlar, Pençşir'in topyekün bir Taliban saldırısına karşı duramamayacağını düşünüyor.

    Paris'teki Sorbonne Üniversitesi'nden Afganistan Uzmanı Gilles Dorronsoro AFP'ye yaptığı açıklamada "Direniş şu anda söz düzeyinde. Çünkü Taliban henüz Pençşir'e girmeye çalışmadı" dedi.

    İsveç'te yaşayan bağımsız araştırmacı Abdul Sayed de yine AFP'ye yaptığı açıklamada "Taliban Penşçir'i her yandan kuşattı ve Mesud'un oğlunun birkaç aydan fazla direnebileceğini sanmıyorum. Şu anda gerçekten güçlü bir desteği yok" diye konuştu.

  12. Görsel Gazetecilik Ekibi

    BBC News

    Afghans try to enter Kabul airport

    Taliban'ın Afganistan'da yönetimi ele geçirmesi sonrası, binlerce Afgan ve yabancı ülke vatandaşı başkent Kabil'i terk etmeye çalışıyor. Kabil Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'ndaki kaotik bekleyiş gittikçe umutsuz ve tehlikeli bir hal alıyor.

    Daha fazla bilgi
    next
  13. Dominic Raab

    Afganistan'daki krize yönelik yaklaşımı nedeniyle eleştirilerin odağına yerleşen İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, Taliban Kabil'i ele geçirmeden önce Afgan mevkidaşını araması tavsiye edilmesine rağmen telefon görüşmesini yapmamakla suçlanıyor.

    Daha fazla bilgi
    next
  14. Afganistan medyasında son durum ne?

    Afgan medyası

    Afganistan'da son 20 yılda en fazla değişen alan, medya oldu. 2001'deki ABD işgali sonrası Taliban'ın devrilmesiyle birlikte 200'e yakın radyo istasyonu ve onlarca yeni TV kanalı açıldı.

    Taliban geri döndü. Şimdilik tümü açık kaldı ancak nasıl bir yayın yapacaklar, özgürlükleri olacak mı, bunu henüz bilmiyoruz.

    Afganistan'ın en fazla izlenen kanalı Tolo TV'nin yöneticilerinden Saad Mohseni, BBC'ye yaptığı açıklamada Taliban'dan "Ekrana çıkan kadın spikerlerin giydikleri şeyin kabul edilebilir olmadığına dair" mesajlar geldiğini söyledi.

    "Farklı şekilde giyinmeleri yönünde bir karar çıkarırlarsa bunu bize bildirmelerini söyledik. Alelade telefon ve mesajlar alarak bunları uygulamaya koyamayız.

    "Sanırım Taliban şu an, Şeriat kanunlarını dikte etmeyle dünyaya 'bizim için her şey uygun' mesajı verme arasında bir denge tutturmaya çalışıyor."

    Mohseni, kanalın belirsizlik sebebiyle kendi kendine sansür uyguladığını, Taliban'a karşı sert bir dil kullanan programların bir süre yayımlanmayacağını söylüyor. Şu an için öncelik, 400 kişilik kadronun güvenliğinin sağlanması.

    Ancak ne yaparlarsa yapsınlar çalışanlardan bazılarının tehdit altında olduğunu söylüyor:

    "Bazıları ise bu şartlar altında Afganistan'da yaşayamayacaklarını söylüyor ve ülkeyi terk etmek istiyor. Bu durumda bizim de onlara yardımcı olmamız gerekiyor. Ancak bu insanları alıp da havayoluna götürmek imkansıza yakın."

    Mohseni'ye göre bunların hiçbiri yaşanmadan da çekilme sağlanabilirdi:

    "Dünya bizi yüz üstü bıraktı. Terk edip gitmek ayrı bir şey ancak sorumluluk alarak terk etmek öncelik olmalıydı."

  15. Afganistan'da kadınlar

    Taliban'ın geçmişte Afganistan'ı yönettiği dönem (1996-2001), kadınlara yönelik acımasız kural ve cezalarla hatırlanıyor. Bazı kadınların başlarının kesildiği, taşlanarak öldürüldüğü ve burka giymeye zorlandığı dönem, Taliban'ın 2001'deki 11 Eylül saldırıları sonrası ABD liderliğindeki koalisyon güçlerince iktidardan uzaklaştırması ile sona ermişti. Afgan kadınların özgürlük alanı genişlerken, bazı kadınlar bakan, belediye başkanı, hakim ve polis olarak çalışmaya başlamıştı. Ancak Taliban'ın yeniden yönetimi ele geçirmesi sonrası Afgan kadınların önünde artık belirsiz bir gelecek var.

    Daha fazla bilgi
    next
  16. Erdoğan: Taliban’la görüşmeler yapabiliriz, buna kapalı değiliz, kapı çalındığında kapımızı açar, görüşmelerimizi yaparız

    Erdoğan

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazı çıkışı İstanbul’da basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

    Rusya’nın ve ardından ABD’nin Afganistan’a müdahaleleri sırasında “Batı dünyası ve İslam dünyasının sağlıklı bir yaklaşım sergilemediğini” söyledi:

    Quote Message: Biz ise Afganistan’a tüm imkanlarımızla gerek altyapı gerek üstyapıda elimizden gelen gayreti gösterdik. Halen de oralarda altyapı üstyapı noktasında çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
    Quote Message: Afganistan şu anda ciddi manada kendi başına bırakılmış, Taliban’ın takınacağı tavır belli olduğu halde çeşitli görüşmeler olmuş ve bu görüşmelerin neticesi de ortada…. Şimdi kendileri söylüyor, biz bütün bu silah, araç gereç, mühimmat nereye bıraktığımız henüz belli değil gibi laflar oldu burada.”

    Taliban sözcüsü Süheyl Şahin, dün verdiği bir röportajda “Sağlık, inşaat ve enerjide, yer altı zenginliklerinin işlenmesinde Türkiye ile işbirliği yapmak istiyoruz.” açıklaması yapmıştı.

    Erdoğan, Taliban’la görüşmelerin süreceğini söyledi, “kapımızı çalarlarsa kapımız açık” dedi:

    Quote Message: Şu anda gelişmeleri takip ediyoruz. Afganistan politikalarını yakından bildiğimiz ülkelerle müzakere halindeyiz. Yarın örneğin NATO’nun böyle bir toplantısı var, Dışişleri Bakanlığımızın orada görüşmeleri olacak. Taliban’la görüşmeler noktasında biz gerekirse Taliban’la da görüşmeler yapabiliriz, buna kapalı değiliz. Ortada bir gerçek var, kapı çalındığında kapımızı açar, görüşmelerimizi yaparız. Afganistan halkı bizim Müslüman kardeşlerimizdir, biz onlara kapımızı kapatacak değiliz. Yatırımlar yapan yatırımcılarımızı da bırakamayız. Bunları Kabil’den İslamabad’a oradan ülkemize getirmeye devam ediyoruz.”

    NATO üyesi ülkelerin dışişleri bakanları, video konferans yöntemiyle Afganistan gündemiyle bugün olağanüstü toplantı düzenliyor. Toplantıya Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılacak.

  17. A Taliban fighter on patrol in Kandahar

    Birleşmiş Milletler'e (BM) sunulan bir rapora göre Taliban, Afganistan hükümeti veya NATO için çalışmış kişilere yönelik "insan avı" başlattı. Raporda, Taliban savaşçılarının ülkenin bazı bölgelerinde kapı kapı gezerek bu kişileri aradığı, bulamadıkları takdirde de ailelerini tehdit ettiği aktarıldı.

    Daha fazla bilgi
    next
  18. BM Dünya Gıda Programı: Afganistan'da insani kriz gittikçe büyüyor

    Afganistan

    Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı The UN World Food, Afganistan'da "korkunç bir insani krizin gelmekte olduğunu" duyurdu.

    Programın çalışanları, savaş, çatışmalar ve iklim kriziyle birlikte artan kuraklıkla boğuşan ülke için bu yılın "inanılmaz derecede zor olacağını" söyledi. Afgan nüfusunun üçte birinin şiddetli veya akut açlıkla karşı karşıya kalacağı tahmin ediliyor.

    Kabil'de açıklama yapan programın Ülke Direktörü Mary-Ellen McGroarty, ekibinin insani yrdımlar için Afganistan'da kalmaya devam edeceğini söyledi.

    Şu an için iki milyonu çocuk 14 milyon kişinin yetersiz beslenme tehlikesi altında olduğunu belirten McGroarty, "Çatışmalar ülke genelinde arttıkça çiftçiler tarım yapamaz hale geldi, birçoğu da evlerini terk etti" dedi.

  19. Taliban, Deutsche Welle'de çalışan bir gazetecinin yakın akrabasını öldürdü

    Taliban

    Alman kamu yayıncısı Deutsche Welle (DW) kendileri için çalışan bir gazetecinin Afganistan'da yaşayan yakın akrabasının Taliban tarafından vurularak öldürüldüğünü söyledi.

    Taliban savaşçılarının kapı kapı dolaşarak DW için çalışan gazeteciyi aradığı, bu esnada yakın akrabası olduğunu bildiği bir kişiyi öldürdüğü belirtiliyor.

    Gazeteci ise bir süre önce Afganistan'ı terk ederek Almanya'ya gitmiş; oradan çalışmaya başlamıştı.

    DW için çalışan üç gazeteciyi daha bulmak için evlere tek tek baskın yapan Taliban, bu gazetecilerden birinin daha akrabasını ağır yaraladı.

    DW Genel Direktörü Peter Limbourg cinayetleri kınadı, "Bu durum çalışanlarımızın ve ailelerinin Afganistan'da kendilerini bulacakları devamlı tehlikeyi gösteriyor" dedi:

    "Taliban'ın şimdiden gazeteciler için Kabil ve diğer bölgelerde organize arama çalışmalarına başladığı ortada. Zamanımız azalıyor!"

  20. İngiltere Dışişleri Bakanı Raab, Afganistan'daki çalışanların tahliyesi için gerekli görüşmeleri yapmadığı için istifa çağrılarıyla karşı karşıya

    Dominic Raab

    İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab, İngiltere'de tepki ve istifa çağrılarıyla karşı karşıya.

    Taliban, geçen hafta Pazar günü Afganistan'ın başkenti Kabil'e girdiğinde, yıllardır ülkedeki İngiliz ordusu ve diplomatik temsilcilikleri için çevirmenlik ve asistanlık yapan Afgan vatandaşların ülkeden tahliyesi için Raab'ın devreye girerek Hanif Atmar'a telefon etmesi ve koordinasyon sağlaması gerekiyordu.

    Ancak bu telefon görüşmesinin hiç yapılmadığı ortaya çıktı.

    Raab'ın, bu süreçte Yunanistan'da tatilde olduğu için Afgan yetkilileri arayarak tahliyeleri koordine etme görevini daha düşük kıdemli dışişleri bakanlığı çalışanlarına verdiği açıklandı.

    BBC'ye bilgi veren dışişleri bakanlığı yetkililerine göre, "Hızla değişen durum göz önüne alındığında Afganistan hükümeti düşmeden önce bir telefon görüşmesi yapmak mümkün olmadı."

    Raab'ın geçen hafta Cuma günü, Taliban hızla Kabil'e ilerlerken Afgan mevkidaşını araması planlanıyordu.

    Şimdi İngiltere'de muhalefet partileri Raab'a istifa çağrısı yapıyor.

    Kabine üyeleri ise istifa çağrılarına karşı Raab'a destek veriyor.

    Ancak Raab'ın üyesi olduğu Muhafazakar Parti içinde de, Afganistan krizi boyunca hızlı harekete geçemediği ve durumu yeterince kontrol altında tutamadığı gerekçesiyle Raab'a eleştiriler yöneltiliyor.