Got a TV Licence?

You need one to watch live TV on any channel or device, and BBC programmes on iPlayer. It’s the law.

Find out more
I don’t have a TV Licence.

Canlı anlatım

time_stated_uk

  1. Gezi Parkı davası kararlarına itiraz eden 177 sinemacıdan imza çağrısı

    Aralarında Müjde Ar, Mehmet Günsür, Nur Sürer, Yeşim Ustaoğlu, Emin Alper, Özge Özpirinççi, Mert Fırat, Pınar Deniz, Ercan Kesal, Perihan Savaş, Halil Ergün, Sevil Demirci, Şevket Çoruh, Pelin Esmer, Ferzan Özpetek, Berkun Oya, Onur Saylak, Fatih Akın, Damla Sönmez, Özcan Alper, Hale Soygazi, Kaan Urgancıoğlu, Hazar Ergüçlü, Berkay Ateş, Melisa Sözen, Ekin Koç, Serra Yılmaz, Ahmet Mümtaz Taylan, Nazan Kesal, Mehmet Aslantuğ, Meltem Cumbul, Rutkay Aziz, Öner Erkan, Funda Eryiğit, Menderes Samancılar, Baran Seyhan, Yüksel Aksu gibi isimlerin olduğu bir grup sinemacı Pazartesi günü karara bağlanan Gezi Davası için aşağıdaki metnin ilk imzacıları oldular.

    Yönetmenlerin, senaristlerin ve oyuncuların da aralarında olduğu 177 sinemacı, sinema sektörünü çevrim içi bir dilekçeye imza vermeye davet etti.

    Dilekçede şu ifadeler yer alıyor:

    "Bundan 9 yıl önce, 2013 yılında vicdanlı insanların kentine sahip çıkmak üzere başlattığı ve ülke geneline yayılıp milyonların paylaştığı Gezi sürecinde nerede duruyorsak, bugün yine oradayız. Daha önce aynı suçlamadan beraat etmiş, aralarında meslektaşımız Çiğdem Mater’in de olduğu Mücella Yapıcı, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi’ye verilen 18’er yıllık, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını kendimize verilmiş sayıyor ve hiçbir somut delile dayanmayan bu karara itiraz ediyoruz. Anayasal, barışçıl gösteri ve protesto hakkını kullanan vatandaşları şeytanlaştırmak, terörize etmek, cezalandırmak hiçbir erkin haddi de hakkı da olamaz.

    Biz bu ülkenin sinemacıları olarak içinden çıktığımız toplumun sözü, sesi, yüzüyüz. Bu karar karşısındaki öfkemizi umuda ve cesarete çevirip ülkemizi karanlıktan aydınlığa çıkarmak için elimizden geleni ardımıza koymamayı bir borç; özgürce yaşanacak bir Türkiye’yi hep beraber inşa etmeyi bir görev kabul ediyoruz.

    Bir korku imparatorluğu kurmak adına girişildiği belli olan bu hukuksuzluğa seyirci kalmayacağız; susmayacağız. Korkmuyoruz, sinmiyoruz!"

  2. İBB'den 'terör gözaltısı' açıklaması: Kumpasvari girişim ve uygulama

    rapor

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bir personelinin PKK üyeliğinden gözaltına alındığı yönüneki haberlerle ilgili bir açıklama yayımladı. İBB, konuya ilişkin yazılı açıklamasını, 'İBB’ye ve Başkanı’na yönelik kumpasvari girişimlere ve uygulamalara yönelik açıklama' başlığıyla yaptı.

    Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

    "Bugün bazı basın yayın organlarında, İBB Sosyal hizmetler uzmanı olduğu öne sürülen Ş.D isimli kişinin, terör örgütü kampında 2016 yılına ait olduğu iddia edilen silahlı fotoğrafların yayımlanarak, İBB ile terör örgütü arasında bağ kurulmak istenmiştir.

    "Devletimizin güvenlik birimlerinden sorumlu bazı yetkililer tarafından uzun süredir ne yazık ki zorlama iddialarla bu ilişki kurulmaya çalışılmaktadır.

    "Öncelikle belirtmek gerekir ki, habere konu kişi, uluslararası işbirlikleri kapsamında proje bazlı ve sınırlı-süreli olarak görev yapan elemanlardır. Söz konusu kişinin proje boyunca maaş ödemesi İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) ve Almanya Ulusal İşbirliği Teşkilatı (GIZ) tarafından finanse edilmekte ve yapılmaktadır.

    "1 Haziran 2021 tarihinde başlayıp 31 Aralık 2021 tarihinde tamamlanan ilk proje 'Mülteci ve Evsahibi Topluluklar İçin İnsana Yakışır İşlerin Desteklenmesi' isimli projedir. 1 Mart 2022'de başlayıp 31 Aralık 2022'de sona erecek proje de 'Ekonomik Girişimler ve İstihdam İçin Dijital Kapasitenin Geliştirilmesi' projesidir."

    Fotoğrafın çekildiği döneme dikkat çeken İBB açıklamasında, "Ayrıca söz konusu kişinin, sınırlı süreli bir projede görevli olmasına rağmen adli sicil kaydı alınmış ve sicil kaydının temiz olduğu da görüşmüştür.

    "Yine söz konusu kişinin öz geçmişi incelendiğinde 2015 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı Sakarya Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi'nde stajyer olarak görev yaptığı görülebilir.

    "Adeta söz konusu kişinin İBB binasına girmesi için beklendi"

    "Keza, habere konu fotoğrafın her ne kadar 2016 yılında çekildiği belirtilse de, söz konusu kişinin 2016-2018 yılları arasında İstanbul'da özel bir yaşlı bakımevinde görev yaptığı tespit ve teyit edilmiştir. Ayrıca aynı kişi 2021 yılından bu yana gönüllü olarak Sultanbeyli Belediyesi ile çalışan Mülteciler Derneği'nde de görev almaktadır.

    "Terör gibi milli bir meselede İstanbul Büyükşehir Belediyesi, devletimizin tüm kurumları ile bu zamana kadar işbirliği yapmıştır ve doğal olarak yapmaya devam edecektir. Lakin altını çizmek isteriz ki, İBB ve Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik kumpas benzeri girişimlerin de farkındayız. Burada açıkça kamuoyunu şu önemli bilgilerle aydınlatmak isteriz:

    Terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen kişinin emniyet güçlerince ilk araması, 19 Nisan 2022 günü Sosyal Hizmetler Müdürlüğümüze gelinerek yapılmıştır. Söz konusu kişinin, ameliyat olacağı için idari izinli olduğu bilgisi emniyet güçlerine verilmiştir.

    Terör örgütü üyesi olduğu iddia edilen kişi kendi adıyla 18 Nisan 2022 günü Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne yatmış ve 20 Nisan 2022 günü taburcu olmuştur. 7 gün boyunca da kendi ikametgahında istirahat etmiştir.

    Aradan geçen 8 günün ardından emniyet güçleri ne hastanede ne de ikametgahında gözaltı gerçekleştirmiş, adeta söz konusu kişinin İBB binasına girmesi için beklemiştir.

    27 Nisan 2022 (bugün) saat 10:26’da Sosyal Hizmetler binamıza giren şahsın sadece 5 dakika sonra saat 10:31’de gözaltına alınmasını manidar buluyor ve konuyu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz." denildi.

    View more on twitter
  3. Müsilaj Araştırma Komisyonu Raporu, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi

    müsilaj

    TBMM Genel Kurulu denizlerdeki müsilaj sorununun araştırılması ve önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu tarafından hazırlanan raporu kabul etti.

    Meclis Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplanan Genel Kurul, AK Parti İstanbul Milletvekili ve Müsilaj Araştırma Komisyonu Başkanı Mustafa Demir'den Komisyonun çalışmalarına ilişkin bilgi aldı.

    Demir, raporda yer alan ve müsilaja neden olan faktörlerin yanı sıra kontrolü ve önlenmesine yönelik önerileri anlattı. Komisyonun raporu, Genel Kurul'da oylanmasının ardından kabul edildi.

    Diğer taraftan Demirören Haber Ajansı bugün Marmara Denizi üzerinde bir gün arayla çekilen drone görüntülerinde Tuzla'da müsilajın endişe verici biçimde arttığını bildirdi. Marmara'nın Tuzla ve Kadıköy sahillerinde müsilaj önceki gün tekrar ortaya çıkmıştı.

    Daha önce BBC Türkçe'ye konuşan Mustafa Demir, kirlilik sorununa çözüm bulunmasının çözüm önerilerinde önceliklendirildiğini söylemişti.

    Komisyon, ileri biyolojik arıtmayla temizlenmeyen suların Marmara'ya deşarj edilmemesi gerektiğini belirtiyordu.

    Bu nedenle yeni bir yasal düzenlemeyle Marmara Havzası'nda bulunan illerin belediyelerine İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi kurma zorunluluğu getirilmesi bekleniyor.

    TBMM'de, Genel Kurul çalışmalarına 10 Mayıs Salı gününe kadar ara verildi.

  4. İstanbul Sözleşmesi davaları yarın Danıştay'da görülecek

    kadınlar yürüyüş

    Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptali istemiyle Danıştay’da açılan davaların bir bölümünün duruşması yarın görülecek. Kadın hakları grup ve örgütleri yarın Danıştay önünde buluşmak üzere çağrı yaptı.

    Türkiye, 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçti, ardından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı.

    Bu karar üzerine çok sayıda sivil, kurum ve kuruluş, yürütmenin durdurulması ve kararın iptali talebiyle Danıştay’da dava açtı.

    Danıştay’da açılan davalardan 10’unun duruşması, yarın Danıştay 10’uncu Dairesi’nde saat 9:30'dan itibaren görülecek.

    Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi’ni savunmak için "EŞİK başvuru formunu doldurarak yetki veren 810 kadın avukat ve diğer çağrılara katılanlarla birlikte 1000’i aşkın avukatla, hukuksuzluğa dur demek için Ankara’da buluşuyoruz" denildi.

    Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ise Ankara’da buluşma çağrısında: “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının iptal davası yarın Danıştay’da görülecek. Biz de orada olacağız.” dedi.

    Kadın Meclisleri, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Ankara Kadın Platform’u gibi barolar ve kadın örgütleri de 28 Nisan’da Danıştay’da olacaklarını duyurdu.

    CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, kadın kolları olarak süreci takip etmek için 28 Nisan’da Danıştay’da olacaklarını sosyal medya hesabından açıkladı.

    View more on twitter
  5. CHP'li Özel: Osman Kavala bize 'Ellerinde ip olsa beni asacaklardı' dedi

    Özgür Özel

    Osman Kavala, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay’ı Silivri Cezaevi’nde ziyaret eden CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Kavala'nın "ağırlaştırılmış müebbet cezası idam hükmünde" sözlerini aktardı.

    Özel'in aktardığında göre Osman Kavala, yargılanması ve hakkında verilen cezayla ilgili kendisine şunları söyledi:

    "'Elbette bekliyordum. Beni bu kadar içeride tuttuktan sonra beraat ettireceklerini beklemiyordum, ama bu kadarını da beklemiyordum.

    "Bir zaman birbirlerine ip atanlar ellerinde ip olsa beni asacaklardı.' dedi.

    Çünkü verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası idam hükmünde, idam cezasının yerine gelmişti.

    Bu delillerin hepsi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıçları tarafından ve tarafsızlarına hiç şüphe olmayan yargıçlar tarafından incelendi, çürütüldü ve bu delillerle verilen tutukluluğa devam kararının hak ihlali olduğuna karar vermişti, AİHM.

    ‘Bırakın tutukluluğa devamı bu delillerle bana ağırlaştırılmış müebbet verdiler’ dedi.

    Özel, Kavala'nın "Karşı oyun son derece kıymetli olduğunu ancak bunun bütün Avrupa hukukunu reddetme, AİHM'nin almış olduğu kararlara kafa tutma, onları hiçe sayma anlamına geleceğini" hatırlattığını söyledi ve sözleriyle ilgili şunları aktardı:

    "Türkiye’nin tezi şuydu, ben tutukluluğum sürerken, AİHM kararlarını uygulamıyor değiliz, derhal salınsın demişsiniz, darbe suçlamasından beraat etti ve salındı zaten.

    "Biz onu casusluk suçundan aldık ve tutuklu tutuyoruz, demişti. Verilen karar, casuslukla ilgili bir kanıt yok, iki yıldır tutukluluk boşuna ve verilen karar Türkiye’nin AİHM nezdindeki savunmasını boşa düşüren bir karardır ve Türkiye’yi sıkıntıya sokacak, kendi tezini boşa düşürecek bir karardır.

    "Birileri vakit kazanıp 'Osman Kavala’yı içeride tutalım' diye tutuklamaya gerekçe uydururken bu kararla birlikte zaman kazandılar, beni iki yıl içeride tuttular ama Türkiye’ye büyük itibar kaybettirmiş olacaklar. Sıkıntı buradadır."

    CHP milletvekilleri Turan Aydoğan, Candan Yüceer, Gökan Zeybek ile birlikte yaptığı Silivri Cezaevi ziyaretinin ardından bir basın açıklaması yapan Özel, Kavala, Atalay, Kahraman ve Altınay’ın mesajlarını iletirken, morallerinin yüksek olduğunu vurguladı.

    Can Atalay: Suçsuzluğumuza emin olduğumuz için moralimiz yüksek

    Özel, Can Atalay'ın yüksek moraliyle Gezi’yi, Gezicileri selamlayıp, ‘suçsuzluğumuza emin olduğumuz için moralimiz yüksek’ söylemini tekrar ettiğini söyledi ve söylediklerini şöyle aktardı:

    "Atanamamış bir milletvekili aday adayı bizi Silivri’ye gönderdi" dedi ve hakimin, Adalet ve Kalkınma Partisi aidiyetine vurgu yaptı.

    Özel: "Biz de kendilerine bugün sabah belgelerini paylaştığımız hâkimin eşinin 3 ay boyunca tutuklu kaldığını ve beraat falan etmediğini, itirafçı olduğunu, ‘Ben FETÖ’cüyüm ve Samsun’daki bütün FETÖ’cüleri size tanımlayabilirim’ deyip, fotoğraflar üzerinden 138, toplamda 160 FETÖ’cüyü ihbar ettiğini, iş birliği yaptığını ve şartlı salıverildiğini biz de arkadaşlara söyledik. Bu bilgiler de onların şu ana kadar televizyonları ve gazeteleri olmadığı için yeni bilgilerdi onlar tarafından. Ama şaşırmamışlardı." dedi.

    Tayfun Kahraman: Kendi evladı üzerinden bütün bir yeni kuşağın sahiplenilmesi

    Özel kızıyla vedalaşma anıyla gündeme gelen Tayfun Kahraman ile ilgili şunları söyledi: "Elbette yüksek morali, suçsuzluğa olan inancı… Kemal Kılıçdaroğlu’na özel bir selam yolladı. Vera ile ilgili Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahiplenmesinin, kendi evladı üzerinden bütün bir yeni kuşağı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahiplenmesi olarak gördüğünü ve çok önemsediğini ifade etti. Görüntülerin çekilmesine ve Vera’nın görüntülerinin bu kadar alenileşmesine önce tedirgin olduğunu ancak sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Vera üzerinden kurduğu söylemin, ‘Merak etme Vera, baban bize emanet ve babanı sana kavuşturacağız’ söyleminin kendisi ve kızı üzerinden hakkı yenen, haksız yere içerde tutulan ve evlat hasreti çeken herkese ve gençler için gelecek inşasına olan inanç açısından son derece kıymetli olduğunu ifade etti."

    Hakan Altınay: Türkiye, bunu kendine niye yapıyor?

    "Hakan Altınay’a üniversiteden mezun ettiği binlerce öğrencisinin selamını ve ortak bir metne imza koyma çabalarını ifade ettim" diyen Özel onun sözlerini şöyle aktardı:

    "Öğrencilerine selamı var. Ama Hakan Altınay diyor ki: ‘Türkiye, bunu kendine niye yapıyor’ diyor. ‘Türkiye, çok zor dost edinebilen bir ülkeydi ve çok zor da olsa önemli dostlar edinmiştik. Şimdi bu dostların pek çoğunu Kavala içeride tutulurken ve bu kararla kaybettik. Nobel Barış Ödülü sahibi Martti Ahtisaari’nin, Türkiye’nin AB üyeliği için yapmış olduğu büyük mücadeleyi nasıl unuturuz, böyle bir dostu niye kaybederiz. John Fransua Bayer’in Fransız dekan, insan hakları savunucusu, Öcalan meselesinde Türkiye’nin tezlerini dünyaya anlatmaya çalışmıştı. En meşru dertlerimizi anlatamayan bir ülkeye dönüştük. Derdimizi Norveç Başbakanı, darbe gecesi gece 23.30’da hukuk dışı bu darbe, Türkiye’ye karşıdır, Türkiye’nin yanındayız açıklamasını yapmıştı. O şimdi Türkiye’den gelen telefonlara çıkmıyor. Kavala’nın uzun tutukluluğu ve Kavala’nın darbeci olduğu iddiası karşısında’ diyor ve ‘bu zor edinilen dostları, bu kadar kolay niye kaybettik’ diye söylüyor.

  6. Deniz Baykal ile bazı eski MHP'lilerin özel hayatlarına ilişkin 'kaset kumpası' davasında karar çıktı

    Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile bazı eski MHP'li yöneticilerin özel hayatlarına ilişkin olduğu belirtilen görüntülerin internette yayımlanmasıyla ilgili, FETÖ lideri Fetullah Gülen'in de aralarında bulunduğu 171 sanıklı davada karar çıktı.

    Mahkeme, hüküm verdiği 120 sanık hakkında 6 yıl 3 aydan 92 yıl 10 aya kadar hapis cezası verdi. Bu sanıklardan dinlemeleri yapan teknik ekipteki sanıklar Sedat Zavar 92 yıl 10 ay, İlker Usta 81 yıl, Gürsel Aktepe ise 72 yıl 3 ay hapis cezası aldı.

    Deniz Baykal’ın görüntülerinin yayınlanmasından sorumlu tutulan sanıklar Fatih Ünen 13 yıl, Yener Dönmez ise 21 yıl ceza aldı. Mahkeme bu sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarttı.

    Dosyası ayrılan aralarında FETÖ ele başı Fetullah Gülen, Cevheri Güven, Osman Hilmi Özdil, İbrahim Faruk Bayındır’ın da bulunduğu 46 sanık hakkındaki yakalama kararını da devamına karar verildi.

    Deniz Baykal
  7. Karamollaoğlu'ndan Osman Kavala açıklaması: 'Ben olsam o partiden bugün istifa ederdim'

    Temel Karamollaoğlu

    Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu haftalık basın toplantısında Gezi Davası'nda Osman Kavala'ya verilen ceza konusunda açıklama yaptı. Karamollaoğlu, "Bir sivil neyin casusluğunu yapacak? Ben bu yaklaşımda yanlışlık olduğu kanaatindeyim. Bu söylediğimi AK Parti'nin içinden söyleyen varsa burada bir hata var demektir. İktidar pusulayı şaşırdı. Ben olsam o partiden bugün istifa ederdim" diye konuştu.

    Karamollaoğlu, "İktidarı kollayan hakimler bu ülkenin hukukunu koruyan hakimler olamaz. Ama hakimler yetkililerin ağzına bakarak karar verirse orada adalet olmaz. Hakimleri bu şekilde değiştirdiler. Kendileri gibi düşünmeyen hakimleri sürerlerse ortaya çıkacak vaziyet bu. Hakimler özel olarak seçiliyorlar ki iktidarın istemediği kararlar alınmasın. Kavala diye cezalandırmaya karar vermiş bu arkadaşlar. Ben Kavala'yı tanımam fikirlerini bilmem ancak usule bakıldığı zaman verilen kararların isabetli olmadığı endişesi var. Bir hakim itiraz ediyor, yüzlerce avukat karar hukuksuz" dedi ve devam etti:

    "Ben adalete bugün Türkiye'de güvenmiyorum. Hakimler bunu da bilsinler bugünler geçecek."

  8. Gazeteci İbrahim Haskoloğlu tahliye edildi

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "kişisel bilgileri hukuka aykırı yolla ele geçirmek" suçundan gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Gazeteci İbrahim Haskoloğlu'nun bugün tahliye edildiği duyuruldu.

    Gazeteci Haskoloğlu, 12 Nisan'da sosyal medya üzerinden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'a ait olduğu iddia edilen kimlik kartlarını paylaşmıştı.

    İçişleri Bakanlığı'nın şikayetçi olmasının ardından Haskoloğlu, 18 Nisan'da Üsküdar'daki evinde gözaltına alınmış ve ertesi gün tutuklanmıştı.

    Avukatı Emrah Karatay bugün Haskoloğlu'nun tahliye edildiğini sosyal medya hesabından duyurdu.

    View more on twitter
  9. Buldan: ''Adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlara da bir gün adalet lazım olacaktır''

    Hatice Kamer

    BBC Türkçe, Diyarbakır

    Pervin Buldan, Diyarbakır'da

    HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Diyarbakır'da tutuklu ve hükümlü ailelerinin başlattığı 'Adalet Nöbeti' eylemine destek vermek için Diyarbakır'a geldi ve ve Diyarbakır D Tipi Cezaevi önünde her hafta yapılan basın açıklamasına katıldı.

    ''Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır'' diyen Buldan, iktidarın bakı olmadığını ifade etti ve yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamaları gerçekleştirenlere de adaletin bir gün lazım olacağını söyledi.

    Hasta tutuklular ve infaz süreleri dolmasına rağmen iyi hal komisyonundan geçemeyen ve bu nedenle tahliye edilmeyen hükümlülerin aileleri altı ay önce Diyarbakır Barosu'nda 'Adalet Nöbeti' adıyla oturma eylemine başladılar.

    Bu aileler, Salı günleri Diyarbakır D Tipi Cezaevi önünde, Çarşamba günleri Adli Tıp Kurumu önünde basın açıklamaları yapıp taleplerini dile getiriyorlar.

    Bu eylem,Van, Şanlıurfa, İzmir ve İstanbul'da da devam ediyor. 28 yıldır hapis yatan oğlu Ahmet için bu eyleme katılan Feyziye Kolakan kısa bir konuşma yaptı. Bandırma'ya görüşe gitme imkanlarının olmadığını söyleyen Feyziye Kolakan, hapishanelerde çocuklarına zulüm edildiğini iddia etti, oğluna hücre cezası verildiğini ve ondan haber alamadığını söyledi.

    "Ameliyatlı olmama rağmen yaşadığımız adaletsizliği duyurmak adına burdayım, cezaevlerinden artık cenazeler gelmesin, nöbetimizin ilk 40 gününde 4 cenaze çıktı, yeter artık, annelere yapılan bu eziyet!''

    Aileler, Adalet Bakanlığı'na görüşme talebinde bulunduklarını ama tüm talepleriyle beraber bu isteklerinin de görmezden gelindiğini savundular.

    HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da kısa bir konuşma yaptı, hem Adalet Bakanlığı'na hem de vicdan sahibi insanlara çağrıda bulundu.

    HDP bileşenlerinin temsilcileri ve milletvekilleriyle birlikte bu adalet çığlığına ses olmak ve annelerin destek vermek amacıyla buraya geldiklerini söyleyen Buldan, ''Annelerimizin çığlığını duymak, duyurmak en büyük sorumluluğumuzdur. En büyük acıyı bugün cezaevinde haksız ve hukuksuz çeken arkadaşlarımız da ödüyor'' dedi.

    Cezaevlerinde ölümlerin arttığını söyleyen Buldan, yaşanan ölümlerden ülkeyi yönetenlerin de haberinin olduğunu söyledi ve ''Hasta olan tutuklu arkadaşlarımızın tahliye edilmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar'' dedi.

    Türkiye'de cezaevlerinde 1600'ü aşkın hasta tutuklu olduğunu hatırlatan Pervin Buldan, bu durumun iktidar tarafından görmezden gelindiğini ve hasta tutukluların son aşamaya geldiklerinde hastaneye götürüldüklerini savundu.

    HDP Eş Genel Başkanı, cezaevlerinin ülkenin aynası olduğunu ifade ederek şöyle devam etti: ''Cezaevleri bir ülkenin aynasıdır. Orda hak ihlali yaşanıyor tutuklulara zulmediliyor, baskı görüyorlar. Aileleriyle görüşmeleri engelleniyor, her yaptıkları şeye disiplin cezası veriliyor, yakınlarıyla haberleşmelerine izin verilmiyorsa, bu ülkede ne adalet ne de hukuktan bahsetmek mümkün değil.''

    Tutukluların, ailelerinin yaşadığı yerlerden çok uzak şehirlere sürgün edildiğini savunan Pervin Buldan, bununla ailelerin de cezalandırılmak istendiğini öne sürdü.Son zamanlarda tutululara çok yüksek oranda disiplin cezalarının verilmeye başlandığını, cezaevlerinde işkencelerin yapıldığı, çok keyfi uygulamaların hayata geçtiğini iddia etti ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'a da çağrıda bulundu:

    ''Adalet Bakanı, yeni geldiniz sizden ricamız tüm cezaevleriyle tek tek görüşün, insanlarla görüşün, haksızlıkları görün ve bunlara karşı tedbir alın'' dedi. Pervin Buldan açıklamanın devamında şunları söyledi.

    "Bu, yargının bağımsız olmadığını, adaletin vicdanda çürüdüğünü ve yargının saraya bağlı olduğunu bir kez daha göstermiştir. En ufak hak talebi bile yüksek cezalara çarptırılıyor. Hak ve hukuk mücadelesi bu ülkede hepimiz tarafından yürütülecektir.

    ''Adalet bu ülkede mutlaka sağlanacak ama bugün adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu yapanlara da bir gün adalet lazım olacaktır. iktidar baki değil, gelip geçici olan koltuklara kimse güvenmesin, gün gelecek elbetteki devran dönecek ve yaptığınız haksızlıkların, hukusulukların hesabını gerçek hukuk ve adalet önünde vereceksiniz.''

    Gerçek hukuk ve adaletin bir gün mutlaka sağlanacağını söyleyen Pervin Buldan, Türkiye'de 'vicdan sahiplerine' de seslendi ve cezaevlerinde yaşanan haksızlık ve hukuksuzluklara karşı çıkmalarını istedi.

  10. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Masa, ittifak ve demokrasimiz bakımından sorun görünmüyor

    engin altay

    CHP Grup Başkanvekili Engin Altay bugün düzenlediği basın toplantısında DEVA Partisi'nin seçimlere bağımsız girme planının 6'lı masanın ortak çalışma planını etkilemeyeceğini söyledi.

    Altay: "Sayın Babacan masadaki partilerle bir sorun olmadığını ve azami iş birliğinin süreceğini söyledi.

    "Biz geçmişte seçimlere Millet İttifakı olarak girdik: CHP ayrıydı, İYİ parti ayrıydı, Saadet Partisi ayrıydı. Bunlar olacaktır, böyle olur, çatı partisi olur, formülasyon çok.

    "Sayın Babacan 6'lı masa ile ilgili sorun olmadığını; güç ve iş birliğinin süreceğini söylediği için masa, ittifak ve demokrasimiz bakımından sorun görünmüyor." dedi.

    İçişleri Bakanlığı'nın Uşak Valisi Funda Kocabıyık'ın geçici olarak bakanlık emrine görevlendirilmesi kararını eleştiren Altay:

    "Bir valiyi eşinden sebep merkeze çekmek siyaseten ahlaksızlıktır, devlette çürümenin alametidir" dedi.

  11. Babacan: DEVA Partisi önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, şanıyla, logosuyla girme kararı almıştır

    Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin "önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla" girme kararı aldığını açıkladı.

    DEVA Partisinin Haftalık Değerlendirme Toplantısında konuşan Babacan: "Biz seçimlere hazırız. DEVA Partisi hazır. Ve biz kazanacağız.” dedi.

    Babacan: “Mutabık kaldığımız alanlarda, altılı masaya her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz." dedi.

    DEVA Partisi'nin seçimlere kendi adıyla girme kararının altılı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayı belirleme kararını nasıl etkileyeceği sorusuna Babacan: "A Planımız, altılı masada ortak bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemektir" şenlinde yanıt verdi.

    Babacan sözlerine şöyle devam etti:

    “Biz, ülkesinin özgürlüğü için mücadele eden gençlerin yanındayız. Her gün canını dişine katarak ekmeğinin peşinde koşan kurye arkadaşımın yanındayız. Beraat ettikleri halde hakları yıllardır iade edilmeyen KHKlıların yanındayız.”

    “Osman Kavala, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Can Atalay, Mine Özerden, Yiğit Ekmekçi ve Tayfun Kahraman. Bu isimlerin hepsi haksızlığa uğradılar. Hukukun alnına kapkara bir leke sürüldü. O lekeyi biz temizleyeceğiz. Hak yerini bulacak.

    “Türkiye’nin sinir uçlarını germeye çalışanlar, bunun faturasını sandıkta ödeyeceklerdir. Türkiye’nin sessiz çoğunluğu, iktidar ortaklarının dayattığı bu korku ve yoksulluk komplosunu boşa çıkaracak.”

    'Mutabık kaldığımız alanlarda, altılı masaya her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz'

    Babacan: “Mutabık kaldığımız alanlarda, altılı masaya her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz. O masada oturan bütün partilerle, işbirliği yaptığımız alanları genişletmek konusunda güçlü bir iradeye sahibiz.

    “Kin ve intikam zehriyle alınan kararların adaletsizlikten başka hiçbir şey getirmediğini tarih boyunca deneyimledik, deneyimliyoruz. Türkiye’yi ‘rövanşların ülkesi’ yapmayacağız.”

    “Hani bir zamanlar ‘one minute’ diyordu, yani ‘1 dakika’. Gerçekten 1 dakikada, ‘terör devleti’, döndü işbirliği yapılacak devlet oldu. İsrail’le olan akçeli işler birdenbire rüzgarı tersine çevirdi. Bu 1 dakikada tüm sözler bir güzel yutuldu.

    “Madem Filistin davasını savunmanın yolu İsrail’le makul, mantıklı, tutarlı, dengeli ilişkiden geçiyordu, o zaman niye yıllar boyu İsrail’le ilişkiyi bozdun? Demek ki iç siyasette bunun üzerinden prim yapmaya çalışarak Filistin Davası’na en büyük zararı sen verdin.” dedi.

    DEVA Partisi Genel Başkanı iktidara gelmeleri halinde bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması için çalışacaklarını da söyledi.

    View more on twitter
  12. Ukrayna Başmüzakerecisi: Rusya ve Ukrayna arasında olası bir müzakere için henüz anlaşma sağlanamadı

    podolyak

    Ukrayna Başmüzakerecisi Mihail Podolyak, Türkiye'nin bu yöndeki çabalarına rağmen, Ukrayna ve Rusya liderleri arasında olası bir müzakere için henüz bir anlaşma sağlanamadığını söyledi.

    Reuters haber ajansına göre Podolyak: "İki ülkenin liderleri ve arasında olası bir görüşmenin zamanlaması ya da içeriğine dair henüz bir karar verilmedi". dedi.

    Podolyak, Ukrayna'nın doğusunda artan şiddete dikkat çekti ve Rusya'nın güneydeki liman şehri Mariupol'ü "tamamen yok etmeye" çalıştığını belirtti.

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar daha önce "önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın teklifleri ile belki de iki liderin bir araya gelmesi mümkün olacak" demişti.

  13. Rekabet Kurumu 2021'de toplam 4,23 milyar TL idari para cezası kesti

    rekabet kurumu

    Rekabet Kurumu 2021 yılı faaliyet raporunu yayımladı. Buna göre Kurum geçen yıl toplam 4,23 milyar TL idari para cezası uyguladı.

    Bunların sektörel dağılımını da paylaşam Kurumun raporuna göre 2021'de en fazla idari para cezası verilen sektör yaklaşık 3,2 milyar TL ile gıda endüstrisi oldu. Onu 296 milyon TL idari para cezasıyla bilişim teknolojileri ve 284 milyon TL idari para cezası uygulanan ormancılık ve ahşaba dayalı endüstriler izledi.

    Rapora göre 2021 yılında karara bağlanan birleşme/devralma/ortak girişim/özelleştirme işlemi sayısı 309 olarak gerçekleşti. Bir önceki yıla göre bu işlemlerin sayısında yüzde 40 oranında bir artış yaşandı.

    2017-2020 döneminde olduğu gibi, 2021 yılında da bu kararların önemli çoğunluğunu devralma kararları oluşturdu.

    2021 yılında birleşme ve devralmaları düzenleyen Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 7. maddesi kapsamında karara bağlanan işlemlerin yaklaşık yüzde 69’unu 214 adet dosya ile devralma işlemleri oluşturdu.

    Ortak girişim kurulması işlemleri ise toplamda 83 dosya ile yaklaşık yüzde 27 oranında bir paya sahipti. 2021 yılında 5 adet birleşme işlemi ve 7 adet özelleştirme işlemi karara bağlandı.

    Kurum bugün ayrıca, 4 farklı yem üretimi ve satışı yapan teşebbüse, rekabete aykırı hareket ettiği gerekçesiyle toplam 159 milyon 391 bin lira idari para cezası verilmesine karar verdi.

  14. Akar: Önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın teklifleri ile belki de Rusya ve Ukrayna liderlerinin bir araya gelmesi mümkün olacak

    Hulusi Akar

    Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ABD'nin Almanya'daki Ramstein NATO Hava Savunma Üssü'nde düzenlenen “Ukrayna'ya Yönelik Savunma ve Güvenlik İstişare Grup Toplantısı”nın ardından gazetecilere konuştu:

    "Birtakım sıkıntılar olmakla birlikte umutluyuz, önümüzdeki günlerde Sayın Cumhurbaşkanı'mızın teklifleri ile belki de iki liderin bir araya gelmesi mümkün olacak. Gittikçe kötüleşen insani durumun daha da kötüye gitmemesi, bir an önce ateşkesin sağlanması için arabuluculuk dahil yapılması gereken ne varsa Türkiye olarak katkılarımızı sürdürüyoruz."

    Akar, Ukrayna limanlarında bekleyen Türk ticari gemilerine ilişkin ise "Emniyetli, güvenli şekilde Ukrayna’dan ayrılmasına yönelik hem Rus hem Ukrayna makamları ile temaslarımız devam ediyor." ifadelerini kullandı.

    Hava sahasının kapanması nedeniyle insani yardım malzemesi götürdüğü Ukrayna’da kalan TSK’ye ait iki A400 M uçağının durumuyla ilgili Akar, "Onların emniyetli şekilde yurdumuza intikali için temaslarımız sürüyor." dedi.

    Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres de, Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmeden sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la bir telefon görüşmesi yaptı.

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre görüşmede, BM Genel Sekreteri Guterres, Moskova'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği temaslara ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi verdi.

  15. Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan: Demokrasinin ayrılmaz parçası bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır

    Zühtü Arslan

    Anayasa Mahkemesi'nin kuruluşunun 60'ıncı yıldönümü nedeniyle İstanbul'da 'Anayasa Yargısında Uluslararası İş birliğinin Önemi' toplantısı düzenledi. Toplantı Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın konuşmasıyla başladı.

    Arslan, "Anayasa Mahkemeleri, anayasa mahkemeleri işlevini gören yüksek mahkemeler, anayasal adaleti sağlamak ve bu yolla bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumakla görevli olan kurumlardır. Bu göreviyle, misyonuyla birlikte artık modern demokrasilerin olmazsa olmaz unsuru haline gelmiştir. Çünkü demokrasinin ayrılmaz parçası bireylerin hak ve özgürlüklerinin korunmasıdır" dedi:

    "Demokrasi sadece seçimden seçime halkın oy vererek yöneticilerini belirlemesi olmaktan çıkmış, özü itibariyle de yönetim biçiminin yanında temel hak ve özgürlükleri koruyan bir rejim olarak algılanmaya başlamıştır. Dolayısıyla anayasal demokrasilerin alameti farikası olarak da Anayasa Mahkemeleri ortaya çıkmıştır.

    "Ortak bir sorumluluğu paylaşıyoruz. Görev yaptığımız ülkede insanımızın hak ve özgürlüklerini korumaya gayret gösteriyoruz. Mahkemelerimizin veya konseyimizin bazı ülkeler de anayasa konseyi olarak örgütlenmiş durumda veya yüksek mahkemelerin temel görevi bu. İnsanlarımızın hak ve özgürlüklerini korumak".

  16. İçişleri Bakanlığı, kapalı alanlarda maske kullanımına ilişkin genelge yayımladı

    maske

    İçişleri Bakanlığı'nın yayımladığı genelgede, 26 Nisan 2022 tarihli Covid­-19 Bilimsel Danışma Kurulu toplantısında alınan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı yeni kurallar yer aldı:

    "Toplu taşıma araçları ile sağlık kuruluşları hariç olmak üzere diğer tüm kapalı alanlarda maske zorunluluğu uygulamasının sona erdirilmiştir. Toplu taşıma araçları ile sağlık kuruluşlarının kapalı alanlarında ise yeni bir karar alınıncaya kadar (günlük vaka sayısı 1000’in altına düşmesi halinde) maske kullanma zorunluluğuna devam edilecektir. Valilerimizce, yukarıda belirtilen esaslar doğrultusunda İl/İlçe Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kararlarının ivedilikle alınacak ve uygulamada herhangi bir aksaklığa meydan verilmeyecektir."

  17. Akşener: Meselemiz Osman Kavala değildir, Bugün meselemiz milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır

    Meral Akşener

    İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında Gezi Davası kararıyla ilgili de konuştu.

    Gezi Parkı protestolarıyla ilgili “AKP’nin insanlarımızı ayrıştırıp bir millet yerine iki düşman topluluk oluşturma siyasetinin bir parçası olarak 27 mayıs 2013 tarihinde İstanbul’da ağaçların sökülmesiyle başlayan olaylar” dedi ve ekledi: İşte bu dokuz yıllık sürecin her bir anı müstemleke valisi gibi ülke yöneten bir zihniyetin kararları ve sömürge şirketi gibi ülke yağmalayan bir rantiye oligarşisinin uygulamalarıyla geçti.

    Gezi Parkı protestoları için “Gezi, başlangıcından bay krizin türlü provokasyon ve müdahalelerle rayından çıkarmasına kadar geçen süreçte ülkücüsünden solcusuna, dindarından sekülerine, kadınından erkeğine gençlerimizin o dönem yaklaşık 10. yılında olan müstemleke rejimine karşı sergilediği bir duruş, bir direniştir.” ifadelerini kullandı:

    “Bu direniş çaresizlere ümit olmuştur. Cumhuriyetimizi tek bir adama mahkum etmek isteyenlere karşı adeta bir duvar olmuştur. Gençlerimiz, uğruna ölecekleri vatanları Sayın Erdoğan inşaat baronlarına peşkeş çekmesin diye; gurur duydukları devletleri bir grup meczubun elinde parçalanmasın diye; çok sevdikleri Türk milletinin geleceği tehlikeye düşmesin diye bu direnişi gerçekleştirmişti. Bu yönüyle Gezi, Türk gençliği için yalnızca bir protesto değildir aynı zamanda milli şuurun da ayağa kalkmasıdır.

    “Kafa yapısı özgürlüğe, milli birliğe, hukuk devletine, gönlü de vatan sevgisine yabancı olan Sayın Erdoğan’ın gezi direnişine iyi gözle bakmasına imkan yoktur. Bu sebeple ‘gezi’ kelimesinden hep korkmuştur. Bu sebeple rayından çıkartmak için elinden geleni yapmış ve başarmıştır. Bu sebeple bugün bile adeta yemin etmiş gibi şahsi bir intikam kovalamaktadır."

    Bugün ülkede “farklılıkların ve her türlü düşüncenin bir fare tuzağına hapsedildiği, adına da partili cumhurbaşkanlığı sistemi denilen bir istibdadın içindeyiz.” diyen Akşener, Osman Kavala ile ilgili verilen kararın da “Toplum vicdanına ve millet varlığına hançer vuran binlerce yargı trajedisinden sadece bir tanesidir.” ifadelerini kullandı.

    2018’de dönemin ABD Başkanı Donald Trump’ın devreye girmesinin ardından serbest bırakılan ABD vatandaşı Rahip Andrew Brunson, dönemin Almanya Başbaanı Angela Merkel'in devreye girmesiyle serbest bırakılan gazeteci Deniz Yücel ve Ekim 2018’de Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’nda öldürülen Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de devam eden davasının Suudi Arabistan’a devredilmesine de değinen Akşener, Kavala kararını da bu hatırlatmalarla eleştirdi ve “asıl mesele bu ucube zihniyetten kurtulma meselesidir” dedi:

    “Sayın Erdoğan aklınca aylarca üst perdeden beylik laflar ettiği Rahip Brunson davasıyla, neredeyse kendisini savcı ilan ettiği Kaşıkçı davasından, -Merkel’in bir telefonuyla gönderdiği, casus olduğunu iddia ettiği gazeteciden bahsetmiyorum bile- milletin yargı egemenliğini alenen ve utanmadan satmasının sadakasını dün vermiştir. İşte o nedenle bugün meselemiz Osman Kavala değildir. Çünkü Osman Kavala mevcut yasalarla zaten aklanmış; mahkeme bile bunu kabul etmiştir.”

    Akşener, sözlerinin sonunda, iktidar partililerin çoğunlukla övgüyle andığı 2. Abdülhamit dönemine de değindi ve Gezi parkı protestocularını 2. Abdülhamit’in iktidarda olduğu istibdad rejimine karşı çıkan ve Meşrutiyet’i savunan dönemin gençliğine benzetti:

    “Bugün meselemiz milletimizin her bir ferdinin kısıtlanamaz, devredilemez, engellenemez temel haklarının, hürriyetlerinin, insanca yaşama arayışının ve buna dair umut ve hayallerinin elinden alınmasıdır. Bugün meselemiz iktidar araçları ve devlet organları eliyle paramparça edilen, yabancılaştırılan, mayası ve özü değiştirilen, 1920 yılında bu çatı altında birleşmiş bir millet ile onun vatanını ve devletini bu ucube zihniyetten kurtarma meselesidir. Bugün meselemiz istibdad karşısında hürriyet için dik durabilme meselesidir. Çünkü 1908’de istibdada karşı koyan ruh neyse Gezi de olur. 21 Mart’ta meşrutiyeti yıkmaya çalışan darbecilerin karşısında duran irade neyse Gezi de odur. Demokrasi için seferber olan o günün Türk gençleri neyse; ağacına, parkına ve heykeline sahip çıkan Gezi’deki Türk gençleri de odur.”

    Akşener, sözlerini “Kahrolsun istibdad, kahrolsun zulüm, yaşasın hürriyet, adalet” diyerek bitirdi.

  18. Uşak Valisi Funda Kocabıyık merkeze alındı

    Funda Kocabıyık

    İçişleri Bakanlığı, Uşak Valisi Funda Kocabıyık'ın geçici görevle İçişleri Bakanlığı emrine görevlendirildiğini duyurdu.

    Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, "Uşak Valisi Funda Kocabıyık geçici görevle İçişleri Bakanlığı emrine görevlendirilmiştir" denildi ancak gerekçesine ilişkin detay verilmedi.

    Funda Kocabıyık'ın eşi Hüseyin Kocabıyık, Gezi Davası kararını "Bu karar sahipleri mazide başardığımız her şeyi yıkıyorlar aslında. Bu yıkıma dur diyecek otorite bellidir ve ondan imdat istiyoruz." ifadeleriyle eleştirmiş; sosyal medya hesabından "Tüm hayatımızda CHP’nin 1946’da yaptığı seçim hilesini tenkit ettik. 2019’da İstanbul’da bir benzerini biz yaptık. Hayatımız boyunca Menderes’i ipe çeken zalim hakim ve savcılara lanet okuduk; şimdi onların benzerleri vicdansız hükümler kuruyorlar." paylaşımı yapmıştı.

    Funda Kocabıyık'ın görevden alınması, Hüseyin Kocabıyık'ın sosyal medya paylaşımlarından bir gün sonra geldi.

    Hüseyin Kocabıyık, 25. ve 26. dönem (23 Haziran 2015 - 16 Mayıs 2018 arası) AKP İzmir milletvekiliydi. 2018 seçimlerinde de İzmir milletvekilliği adaylığı için başvurarak aday adayı olan Kocabıyık; AKP tarafından aday listesine alınmamıştı.

    View more on twitter
    View more on twitter
    View more on twitter
  19. Ege Denizi'nde 4.8 büyüklüğünde deprem

    Ege Denizi

    Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Ege Denizi açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini açıkladı.

    İçişleri Bakanlığı AFAD Deprem Dairesi Başkanlığı'ndan alınan bilgiye göre saat 04.52'de merkez üssü Ege Denizi açıklarında Yunanistan kıyıları yakınında Richter ölçeğine göre 4.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Ege Denizi açıklarında meydana gelen depremin derinliği 8.25 kilometre olarak ölçüldü.

  20. Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Uzun görevden alındı

    Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü Osman Uzun, Yönetim Kurulu Üyeleri Zekeriyya Erdurmuş, Hasan Hüseyin Aydemir ve Sezai Aydın görevden alındı.

    Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla yayımlanan atama kararına göre, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Osman Uzun, Yönetim Kurulu Üyeleri Zekeriyya Erdurmuş, Hasan Hüseyin Aydemir ve Sezai Aydın görevden alındı. Kararda, Et ve Süt Kurumu Yönetim Kurulu Üyeliğine ise Mehmet Ali Köse'nin atandığı belirtildi.

    Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında, bazı bakanlıklarda da görev değişikliği yapıldığı görüldü.

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Faik Yıldırım görevden alındı.

    Hazine ve Maliye Bakanlığı Hazine Başkontrolörlüklerine Harun Gürer, İsmail Halıcı, Semih Şahin ve Turgut Sayılır, Hazine Kontrolörlüğüne ise Fatih Yetişen getirildi.

    Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü'ne Mehmet Ali Kılıçkaya, İthalat Genel Müdürlüğü'ne Mehmet Azgın getirildi.

    Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Yardımcılığı'na İrfan Keskin getirildi.

    Eti Maden İşletmeleri Yönetim Kurulu Üyesi Soner Korkmaz görevden alındı, yerine Hasan Kaymak atandı.

    Milli Eğitim Bakanlığı'nda da Ankara ve Diyarbakır dahil birçok il milli eğitim müdürü görevden alındı.