Sağlık Bakanı Koca, Omicron varyantı nedeniyle beş ülkeden seyahatin yasaklandığını açıkladı

dhaCopyright: dha

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Güney Afrika’da tespit edilen ve Omikron adı verilen varyant nedeniyle beş ülkeye seyahat kısıtlaması getirildiğini açıkladı.

Koca’nın Twitter hesabından duyurduğu karara göre, bu geceden itibaren Türkiye’ye seyahate izin verilmeyecek beş ülke şöyle:

• Güney Afrika
• Botsvana
• Mozambik
• Namibya
• Zimbabve

Avrupa Birliği ise bu beş ülkeye ek olarak Eswatini ve Lesotho’ya da uçuş yasağı uygulama kararı almıştı.

DHACopyright: DHA

Osman Kavala’nın Cuma günü tutukluluğunun devamına karar verilmesinin ardından bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, Avrupa Konseyi ülkelerinin başkanlarını, Salı günü Strasburg’da yapılacak toplantıda Türkiye’ye karşı ihlâl prosedürünü başlatmaya çağırdı.

Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı açık mektupta devlet başkanlarına, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 2019’daki kararına uymayı reddetmesinin ardından bu prosedürü başlatma çağrısı yaptı.

Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muižnieks, “Türkiye’nin Osman Kavala’yı cezaevinden tahliye etmemek için öne sürdüğü gerekçeler miadını doldurdu. Türkiye’nin AİHM’in bağlayıcı kararını uygulamayı reddetmesi, Kavala’nın kişi hürriyeti hakkının ihlâlidir ve Avrupa’nın insan hakları sisteminin bütünlüğüne yönelik ciddi bir tehdit oluşturmaktadır” dedi.

Osman Kavala, hakkında kesinleşmiş bir hüküm olmamasına rağmen dört yıldan uzun süredir Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.

Avrupa Konseyi, AİHM’in Osman Kavala'yla ilgili kararlarının uygulanmaması halinde Türkiye'ye ihlâl prosedürü başlatacağını açıklamıştı.

AİHM, 10 Aralık 2019 tarihli kararında, Kavala'nın "makul şüphe olmadan, siyasi nedenlerle tutuklanması ve bireysel başvurusunun makul sürede incelenmemesini" gerekçe göstererek, bu durumun hak ihlali olduğunu belirtmişti.

AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) taraf olan tüm devletler için AİHM kararlarının bağlayıcı olmasına yönelik adım atabiliyor.

Osman Kavala’nın bugünkü duruşmasının Batı ülkeleri tarafından da yakından izlenmesi piyasaları etkiledi.

Kavala’nın tutukluluğuna devam kararı verilmesinin ardından Dolar/TL kuru yükselişe geçti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yüksek faize halkımızı ezdirmeyeceğiz, faizler düşecek” açıklamasının ardından, Dolar/TL kuru bir ara 12,51’i gördü.

Dolar/TL kuru TSİ 17.45 sıralarında 12,38'den işlem gördü.

Getty ImagesCopyright: Getty Images

Getty ImagesCopyright: Getty Images

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'de yapımı tamamlanan 100 tesisin toplu açılış töreninde konuştu.

Burada yaptığı konuşmada faiz ile ilgili de açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Ülkemizdeki mandacı siyasetçiler ise bu kurtuluş mücadelesini tam tersi gibi göstermeye çalışıyorlar. Var güçleriyle üzerimize geliyor. Ne yaparlarsa yapsınlar bizi üretim, istihdam ve cari denge odaklı politikamızdan geri döndüremeyecekler. Biz yüksek faize halkımızı da çiftçimizi de ezdirmeyeceğiz. Bu faizler düşecek" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 5 bin taksi projesi UKOME toplantısında oy çokluğu ile 11. kez reddedildi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul genelinde hizmet veren 17 bin taksinin yetersiz olduğunu söyleyerek yeni taksi projesi hazırlamıştı. Proje kapsamında 5 bin yeni taksinin İstanbul'da hizmete girmesi hedefleniyordu.

Getty ImagesCopyright: Getty Images

EPACopyright: EPA

Reuters bugün 15 ekonomistle yaptığı Kasım ayı enflasyon anketinin sonucunu açıkladı.

Ekonomistlerin Kasım’daki yıllık enflasyon beklentilerinin ortalaması yüzde 20,7 oldu. Tahminler yüzde 19,3 ile 21,06 arasında değişti.

Kasım enflasyonunun aylık yüzde 3 olacağı tahmin edildi.

Ajans enflasyonun gıda, kira ve yakıt fiyatlarındaki artışın yanı sıra TL’nin değer kaybı nedeniyle de yükseldiğini aktardı.

Ekim ayında resmi enflasyon yıllık yüzde 19,89 olarak açıklanmış, akademisyenlerin oluşturduğu bağımsız ENAGrup ise yıllık enflasyonu yüzde 49,87 olarak hesaplamıştı.

Mahkeme başkanı ve diğer üye hakimin aksine, Osman Kavala’nın tahliyesi için oy veren üye hakim Kürşat Bekdaş, gerekçesinde şu ifadeleri kullandı:

Quote Message: Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenen amaca adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabileceği, değerlendirilerek sanığın duruma göre ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim.

Sanığın savunmasının alınmış olması, delillerin toplanmış olması, dosya kapsamı, delil durumu, dosyanın geldiği aşama, bu aşamadan sonra sanığın delil karartma ihtimalinin olmaması, sanığın tutuklulukta geçirdiği süre, tutukluluğun bir tedbir oluşu, tutuklulukta istenen amaca adli kontrol tedbirlerinden bir veya birkaçının uygulanması ile ulaşılabileceği, değerlendirilerek sanığın duruma göre ölçülü olmayan tutukluluğun devamı yönündeki çoğunluğun görüşüne katılmayarak, sanığa uygulanacak ölçülü bir veya birkaç adli kontrol tedbiri ile tahliyesi görüşü ve kanaatindeyim.

BBCCopyright: BBC

Duruşma sonrası yapılan basın açıklamasında, iş insanı Osman Kavala’nın eşi ekonomist Prof. Dr. Ayşe Buğra, “4 yıldır aynı kelimelerle aynı karar veriliyor. Savcılar soru sormuyorlar, hangi somut eylemlerle suç işlenmiş sormuyorlar. Endişem bu durumun kanıksanması ve normalleşmesi. Kesinlikle normal kabul edilmemesi gereken bir durum” diye konuştu.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise “Siyaset kurumu ve yargı ancak el birliğiyle bu ülkeye bu kadar kötülük yapabilirdi. Bunun adı artık kötülüktür gerçekten” dedi.

Siyasetin ve yargının bunu ortaklaşa yaptığını belirten Tanrıkulu, “Türkiye’nin ekonomisi çökmüş durumda, hukukun üstünlüğü yok” dedi ve ekledi:

“Ama hiç olmazsa işleyen bir mekanizma var Avrupa Konseyi’nde. Önümüzdeki hafta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 10 Aralık 2019’da verdiği bir karar var ve o kararı yürütmekle görevli olan Bakanlar Kurulu’nun toplantısı var.

“Bu dosyada ortalama bir vatandaşımızı ikna edebilecek bir delil başlangıcı bile yok. Hala HTS kayıtları, baz istasyonları gibi saçma sapan, tamamen gerçekten uzak dayanaklarla bir insanı içerde tutmak yaşam hakkına müdahaledir gerçekte.”

Osman Kavala’nın Avukatı Deniz Tolga Aytöre de bu davanın Osman Kavala’nın tutuklu kılınabilmesi için hukuka karşı verilen bir mücadele haline geldiğini söyledi.

Bugünkü duruşmanın Türk yargısı için bağımsızlık ve siyasetin müdahalesi konusundaki endişeleri gidermek için önemli bir fırsat olduğunu fakat yargının bu şansı kullanamadığını belirten Aytöre, “Bu kadar meşru olmayan, somut olmayan delillerle gerekçelerle bir insanın anayasal hakkını elinden almak artık sadece yanlış bir hukuki karar olarak nitelendirilmemeli, bizce bu kamu yetkisini kötüye kullanma sorunu haline geldi” dedi ve ekledi

“Bundan sonra biz bu sorunun altından nasıl kalkılacağını takip etmekten başka bir şey yapmayacağız.”

Norveç PEN Türkiye Danışmanı Caroline Stockford da duruşmanın ardından adliye önünde yaptığı açıklamada “Büyük bir hayal kırıklığı içindeyiz. Bu karar anayasaya aykırı. Absürt bir yargılamada absürt bir karar çıktı” dedi.

ReutersCopyright: Reuters

Birleştirilen Gezi-Çarşı davasında savcı, iş insanı Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamını talep etti.

Savcı, Çarşı grubunun davaların birleştirilme kararının gözden geçirilmesi talebinin reddedilmesini, vareste tutulma talebinin kabulünü istedi.

Mahkeme heyeti, ara kararı vermek üzere duruşmaya yarım saat ara verdi.

Duruşmaya katılmayan iş insanı Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar, “Yargı tarafsız ve bağımsızsa siyasetin karışmaması gerekir. Siz tarihsel bir görev üstleniyorsunuz. Yargı tarafsız ve bağımsız mı, buna bugün siz karar vereceksiniz. Bu işkence Türk yargısı tarafından sonlandırılmalıdır” şeklinde savunmasını yapmıştı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir'de Deprem Konutları Teslim Töreni'nde konuşuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İzmir depreminin ardından toplam 5 bin 74 konut, 353 dükkan yapma kararı aldık. Bir yıl içinde teslim etmeye başlama sözü verdik. Bugün sözümüzü tutuyor, ilk etap konut ve dükkanları depremzedelere teslim ediyoruz. Bu bölgedeki inşaatlardan kalan 741 konut ve dükkanı da çok yakında hak sahiplerine teslim edeceğiz. Yatırım tutarı 750 milyon liradır" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan vatandaşların ödeyeceği miktarı şöyle açıkladı:

"Deprem konutlarının ödeme tutarı ve vadeleri ile ilgili bilgileri paylaşmıştık. 2+1 konutları 160 bin ile 180 bin lira, 3+1 konutları ise 220 bin ile 260 bin TL arasında bir bedelle sahiplerine veriyoruz. İlk 2 yılı ödemesiz, toplam 20 yıl vadeli ödeme planına göre 2+1 konutların taksidi aylık 740 liradan, 3+1 konutların taksidi 1020 TL'den başlayacak."

Erdoğan, "Vatandaşları sadece başlarını sokabilecekleri ev sahibi yapmıyoruz aynı zamanda depreme dayanıklı konut sahibi yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

Gezi-Çarşı davası verilen öğle molasının ardından devam ediyor.

Gezi davası sanıklarından Can Atalay, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Hakan Altınay’ın, dava kapsamında şu an bir tutuklu sanık bulunduğu için savunmalarını bir sonraki duruşmada sunma talepleri kabul edildi.

Çarşı davasının sanıklarından Erol Özdil savunmasında, “Benim ayrıştırıp bomba yapacağım iddiasıyla iddianamede delil olarak yer alan meşaleler şu an evde yine var, çünkü bunların satışı yasal ve biz bunları tribünde kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.

Çarşı davasının diğer bir sanığı Ayhan Güner ise “Yargıtay bile siyasileşmiştir. Allah bizim de sizin de yardımcımız olsun. Biz, Gezi boyunca Emniyet’in çağrısı üzerine Beşiktaş’taki olayları yatıştırdık ve kimsenin canına zarar gelmemesi için çalıştık” dedi. Güner'in avukatı, “Çarşı’ya Emniyet'in Gezi sonrası, süreç boyunca yardımları için plaket verdiğini” söyledi.

Getty ImagesCopyright: Getty Images

27 Mayıs 1960 askeri darbe mağdurlarının zararlarının tazmini amacıyla kurulan komisyon çalışmalarını tamamladı.

Yapılan 3 bin 52 başvurunun bin 457'si kabul edilirken, 370 zarar gören ile ilgili manevi tazminata hükmedildi.

27 Mayıs 1960 Askeri Darbe Mağdurlarının Zararlarının Tazmini Amacıyla Kurulan Komisyon'un başkanı Zekeriya Birkan, Komisyon üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında şu açıklamayı yaptı:

Quote Message: Komisyonumuza 7248 sayılı Kanun'la hukuki dayanaktan mahrum hale gelen Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar neticesinde zarar gördükleri beyanını içeren toplam 3 bin 52 başvuru yapılmıştır. Komisyonumuzun çalışmaları sonrasında bu başvurulardan 370 zarar gören ile ilgili 1457 başvurunun 7248 sayılı Kanun kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Zarar gördüğünü beyan eden 194 kişiye ilişkin 1595 başvurunun ise 7248 sayılı Kanun kapsamına girmediği belirlenmiştir."

Komisyonumuza 7248 sayılı Kanun'la hukuki dayanaktan mahrum hale gelen Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar neticesinde zarar gördükleri beyanını içeren toplam 3 bin 52 başvuru yapılmıştır. Komisyonumuzun çalışmaları sonrasında bu başvurulardan 370 zarar gören ile ilgili 1457 başvurunun 7248 sayılı Kanun kapsamında olduğu anlaşılmıştır. Zarar gördüğünü beyan eden 194 kişiye ilişkin 1595 başvurunun ise 7248 sayılı Kanun kapsamına girmediği belirlenmiştir."